RedLEON' s Blog: Maşukiye ve Kartepe Gezisi

İstanbul' un gürültüsünden, isinden ve pisinden kısa bir süreliğine ayrılmak, kafa dinlemek isterseniz malum alternatifleriniz arasına Maşukiye' yi de ilave etmelisiniz. Doğa, sessizlik ve temiz havayı seviyor olmanız şartıyla tabi...

Beş kişilik bir grup ile ve arabamızla sabah yedi gibi Pazar günü İstanbul Küçükçekmece' den yola çıktık. Mazotumuzun yetmemesi ihtimaline karşılık karşımıza çıkan ilk güvenilir istasyondan 100 TL lik mazot aldık. Yaklaşık gidiş geliş mesafesi 150 km olduğundan meşhur İstanbul trafiğine yakalanmadan oraya varabilmek için iyi bir zamanlama yaptığımız kesindi yollar nispeten boştu.

Yapmanız gereken şey İzmit - Ankara istikametinde yola devam etmek. İzmit' yaklaştığınızda İzmit - Doğu çıkışı tabelasını takip ederek otobandan Kartepe istikametine dönmek olacak. Buraya kadar yollar otoban olmakla beraber daha sonraki yol ise gidişli-gelişli tekli yoldan ibaret. Bu yolda ise Kartepe yazan levhaları takip ediyorsunuz. Bir süre sonra, kafanızı kaldırıp ileriye baktığınızda yeşilliklerle kaplı Kartepe' yi görüyorsunuz.

Maşukiye, Kartepe' nin eteğine kurulmuş şirin bir köy. Maşukiye yönüne döndüğünüzde hafif eğimli bir yoldan tepeye tırmanmaya başlıyorsunuz ki burada yol boyunca onlarca tesis var kahvaltı, kiremitte alabalık, mantar köfte gibi leziz alternatifleri değerlendirebilirsiniz.

Her neyse biz saklı vadi denen, vadinin ortasına kurulmuş, kuş sesleri ve dere şırıltıları ile bezenmiş, onlarca tesis bulunan bölgeye çevirdik rotamızı. Sabah 8.30 sıralarında vardığımızda tesislerde hiçbir müşteri olmaması ve saat 9.00 gibi açılacak olmaları bilgisini öğrenmiş bulunduk. Her neyse güzel bir masa seçimi yaparak yerimizi aldık ve kahvaltı siparişimizi verdik. Süper bir ortamda süper bir köy kahvaltısı: 1 çaydanlık dolusu çay, köy zeytini, balı, peyniri, kızartılmış ekmek, tereyağı, domates, biber, mıhlama, sucuklu yumurta ve eritme peynir. Hepsinden güzeli de bu kahvaltıyı teninizi gıdıklayan rüzgar ve serinlik içerisinde, yanı başınızdaki dereden akan suyun şırıltıları ve yukarıda ağaç dallarında ötüşen kuşların sesleri arasında yiyorsunuz.

Yaklaşık iki saatlik kahvaltıdan sonra etraftaki güzellikleri keşfetmek için yürüyüşe çıkıyoruz. Yapay şelaleler, elinizi suya soktuğunuzda elinize gelen balıklarla dolu alabalık havuzu, Otantik dekorasyona sahip mekanlar, vadinin dik yamaçlarında bulunan patikalar... Biraz aşağı indiğinizde hediyelik eşya satan şirin dükkanlar bulunmakta.

Yürüyüşümüz sonunda arabamıza biniyoruz ve Kartepe' nin yani zirvenin yolunu tutuyoruz. Yaklaşık 10 km lik tırmanma yolu boyunca sağlı sollu tesisler, piknik ve mesire yerleri karşınıza çıkıyor. Bu tesislerden bazıları oldukça yüksek bir yerden Sapanca Gölü' ne bakıyor ve muhteşem bir manzara oluşturuyor. Zirveye vardığınızda günübirlik araç park için 5 TL ödeme yapıyorsunuz. Zirvede bir tane otel olduğundan oteldeki fiyatlar biraz tuzlu gelebilir. O yüzden yanınızda yiyecek ve içecek bulundurmaya özen gösteriniz.

Zirvede tabi yayla iklimi ve havası var. Maşukiye ye göre oldukça serin. Aşağılara doğru baktığınızda bulutların üzerinde olduğunuz görebilirsiniz. Zirveye doğru yürüyüşe çıkıyoruz. Patika boyunca yerlerde dağ çilekleri ve böğürtlenlerle karşılaşıyoruz. Hemen önümüzden koşarak hızla geçen bir gelincik. Burası başka bir alem, İstanbul'dan fazla çıkmayanlar için bulunmaz bir ortam. Keşif gezimizin sonunda tatlı bir yorgunluk hissetmeye başlıyoruz.